Kıymetli Okurlar ;
15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve sonrasında yaşanan süreçte, toplumun büyük bir kısmı bir araya gelmiş, kol kola girmiş, iktidarın veya muhalif başka partilerin değil de, partiler üstü bir duruş sergileyerek devletinin yanında olmuş, vatanından tarafta saf tutmuştu.
Toplumun büyük bir bölümü, bu haince ve sinsice kurulan tuzaklara karşı dimdik ayakta durmuş, devletinin bekasını, milletinin huzur ve refahını her şeyin önünde bilmişti.
Peki, bugüne gelecek olursak.
Üzerinden 7 ay geçti ülke tarihinin bu en karanlık günlerinden birini yaşadığımız günden.
7 ay geçti koynumuzda beslediğimiz bu yılanların, bir gün gelip de bu milleti sokmaya çalıştıkları gün üzerinden.
Bunca felaket senaryolarına karşı tek bir olumlu senaryo ortaya çıkardı ki bu durum; o da bu ve buna benzer terör gruplarının dışında kalan, toplumun hemen her kesiminden insanın tek bir vücut olabilmesi, bir tehlike anında nasıl da birleşebildiği ve bağımsızlığı ve hürriyeti için göze alamayacağı hiç bir şeyin olamayacağı gerçeği.
Kendi aralarında ezelden bu yana didişip dursalar da, taban tabana zıt kutuplarda yer alsalar da, söz konusu vatan ve millet olduğunda, devletinin bekası olduğunda tüm farklılıklarına, tüm birbirine karşıt yanlarına rağmen birleşebilmenin, gerçekten “ vatandaş” olabilmenin, onları birleştiren, bir araya getiren en büyük ve en manidar paydanın işte bu vatan, işte bu aziz memleket olduğunu unutmayan bu millet, millet olabilmenin destanını sundu tüm insanlığa.
Ve tüm bu yaşananların ardından halk yeni bir referandumla, yeni bir karar verme hadisesiyle yeniden karşı karşıya kaldı.
İktidarın uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı ve MHP’nin desteğini alarak önce meclisten geçirdiği anayasa değişiklik paketi ve başkanlık sistemi 46 gün sonra halkın önüne gelecek.
Toplum şimdiden “ evet” ve “ hayır”cılar olarak kamplaşmaya başlamışken, referandum sonrası çıkacak olan netice, toplum kesimlerini daha bir keskin hatlarla birbirinden uzaklaştırmış olacak.
Oysaki bu referandumu daha sağlam bir zemin üzerine oturtarak yapabilsek, belli başlı bazı kesimleri evet ya da hayır demeye zorlamadan, daha gerçekçi ve geçerli gerekçelerle halkın önüne serebilsek, daha bilinçli ve yararlı oylar neticesinde karar versek, her şey daha bir hoş ve şık olmaz mıydı?
Efendim işte şu parti iktidara destek veriyor, işte şu grup hayırcı dolayısıyla bunlar da “ vatan haini” gibi cahilce ve toplumun içerisine nifak tohumları serpmekte ustaca bir üslubun, bu ülkeye, bu vatana ve bu millete ne faydası dokunabilir?
Referandumla ilgili neticenin “evet” ya da “hayır” olmasından ziyade şu süreçte halkla temas geçilen bu üslup, bu dil tartışılmalı değil midir her şeyden önce?
Siyasi tarihimizde gerçekten büyük birtakım siyaset ve devlet adamlarının malum gündem konusu hakkında, “ bugün yaşasalar böyle derlerdi, bugün olsalardı şöyle tavır takınırlardı” gibi savunmalarla, bugünkü süreçte karşılaştığımız referandumla ortak bir alan yakalamaya çalışmak yanıltır bizi.
Dolayısıyla, şu an ülkenin, memleketin en hayati ihtiyacı nedir? Ve buna nasıl çare bulunur? diyebilmek ve buna göre bir yön çizebilmek inanın daha yararlı olacaktır memleket için.
Türk milleti için girilen bu yolun sonu yine Türk milletinin faydasına olmalıdır.Referandumdan çıkacak karar ne olursa olsun herkesin buna saygı göstermesi gerekmektedir.Şuanda yapılan anketlerin hepsi sadece konuşmalardan ibarettir.Bu millet 16 nisan akşamı anket sonucunu açıklayacaktır.
Mevlam görelim neyler.Neylerse güzel eyler…
Kalın Sağlıcakla…
YORUMLAR