Taksim’de kesilmesi düşünülen 1 ağaç yüzünden çıktığı bilinen olayların aslı astarı maalesef öyle değil.
Olayların Antalya’da sıçradığını öğrendiğimizde eylemcilerin olay çıkarttığı Çallı, Cumhuriyet Meydanı ve Lara bölgelerine gittik.
Maksatın ağaç olmadığını anlamış olduk. Maksat içki yasağı ve hükümetten bunalma olduğu bal gibi ortadaydı. Bazı vatandaşlarımız ağaç kesilmesinin samimiyetinden gelse de olayı çözmeleri çok uzun zaman almadı.
Çallı’dan Sanayi Polis Karakolu yolu üzerinde yıkılmayan direkler, sökülmeyen taşlar, devrilmeyen konteynerler, kırılmayan duraklar, yazı yazılmayan bankalar kısacası hiçbir şey kalmadı..
Bu mudur eylem? Bu mudur anayasal hak? Polis gaz sıkmış, polis job kullanmış, eylemcileri tartaklamış. Peki sormak gerekir siz okuyucularımıza:
Evinize birisi gelse, demirleri sökse, zarar verse ne yapardınız ?
İşte bunlar Çallı’da yaşanırken biz Cumhuriyet Meydanı’na geçtik. Bayram havasında süren gösteriler vatandaşların protestoları ile devam ediyordu. Ellerinde tencereler, hükümetin istifasını istiyorlar. Oraları da karıştırmak isteyen yüzleri maskeli eylemcileri durduran yine eylemciler oldu…
Vatanı savunduklarını dile getiren göstericilerin Atatürk’ün vatan anlayışından farklı anlayışlara sahip olduklarını görüyoruz. Kimi eylemciler ellerinde içki şişeleri ile görülürken kimi eylemciler ise yanlarındaki bayanlarla herkesin önünde yapılmayacak hareketler yapmakta bunlar doğalmış gibi gösterilmekte..
Bana göre, yapılan bu eylemlerin iki çeşiti var. Birincisi gerçekten vatandaşlarımızın yaptığı Cumhuriyet Meydanı ve Lara’daki gösteriler... Diğeri ise dış devletlerin oyununa gelen, ortalığı savaş alanına çeviren eylemciler... Vatan sevgisi yolları savaş alanına çevirmek olmamalı sanırım…
Eylemleri Savaşa Dönüştürmeyelim... Hayatı kimseye zindan etmeyelim... Ülke hepimize yeter... Barış içinde yaşanılacak çok güzel günler var…
Ölüm gelmeden yaşamın kıymetini bilelim, ülkemizin kıymetini bilelim..
Saygılarımla...
YORUMLAR