Akdeniz Üniversitesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Diziler Şiddeti Körüklüyor mu?” başlıklı panel, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlendi. Akdeniz Üniversitesi Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Araştırma ve Uygulama Merkezi (KATCAM), Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Antalya Şubesi iş birliğiyle düzenlenen etkinlik, Antalya Devlet Konservatuvarı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Sevilay Gök ve Öğr. Gör. Dr. Deniz Dincel’in sunduğu mini konserle başladı.
UZMANLAR KADINA ŞİDDETİ ELE ALDI
Moderatörlüğünü Kadın Çalışmalar ve Toplumsal Cinsiyet (KATCAM) Müdürü Doç. Dr. İlkay Kutlar’ın üstlendiği panelde, akademisyenler ve uzmanlar kadına yönelik şiddetin medyadaki temsilleri ve toplumsal etkileri üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu. Panelde, İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sibel Karaduman, televizyon dizilerindeki toplumsal cinsiyet temsillerini ele alırken, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fulya Sarvan, yerli dizilerin toplumsal cinsiyet ve şiddet karnesini değerlendirdi. Oyuncu ve yönetmen Mehmet Çirik ise sanatın şiddetle mücadeledeki rolünü vurguladı. Psikolog Ezgi Özer de yaptığı konuşmada şiddetin toplum ve öğrenme süreçlerine etkisini açıkladı.
AZRA GÜLENDAM HAYTAOĞLU UNUTULMADI
Panelin Moderatörlüğünü gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi KATCAM Müdürü Doç. Dr. İlkay Kutlar, “Bugün, kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne her geldiğimde aklıma Azra Gülendam Haytaoğlu geliyor. Öğrencimiz gencecik yaşında, hayattan koparılmıştı. Türkiye'de maalesef dört kadından üçü hayatının bir döneminde şiddete maruz kalıyor. Biz şiddet dediğimiz zaman illaki akıllara fiziksel şiddet gelmesin. Görünür olduğu için fiziksel şiddet konuşuyoruz ama kadınlar sadece fiziksel şiddete değil, bunun yanında psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddete de maruz kalıyor. Şiddeti önlemek için toplumun en temel yapı taşı ailede anne ve baba, çocuklar aile içinde sevgi ve saygıyı, eşitliği, adaleti, vicdan ve hoşgörüyü görmeli ve öğrenmeli, çocuklarına çok iyi rol model olmalı, okulda da bu bilgiler değerler eğitimi ile pekiştirilmelidir. Şiddeti belki de bu şekilde önleyebiliriz. Hepimizin dileği sadece kadına değil, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir canlıya şiddetin uygulanmadığı güzel yarınlara ulaşmaktır. Bunun için de devlet kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya kısacası kadın erkek herkese görevler düşmektedir.” dedi.
TELEVİZYON DİZİLERİNDE TOPLUMSAL CİNSİYET
İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sibel Karaduman ise sunumunda “Toplumsal cinsiyet temsilleri, dizilerde, televizyonda, medyada, temel içeriğimizin konusu. Bütün bu toplumsal yapı içerisinde oluşan ve üretilen cinsiyet rolleri aslında baktığımız zaman kültürel normlar ve değerler sistemi içerisinde bir takım toplumsal dinamikler ile nesilden nesle aktarılıyor. Bu hâkim egemen yapı içerisinde kadının ve erkeğin rolleri tabi ki kimlik oluşturmada çok önemli bir yer kaplıyor ve bu ataerkil değerler sisteminin yaygın olduğu toplumlarda da toplumsal yaşam alanı belli bir şekilde kadın ve erkek rolleri üzerinden kuruluyor.” diye konuştu.
KADINA ŞİDDET KONULU AFİŞ ÇALIŞMALARI
Etkinlik kapsamında ayrıca, Muratpaşa BİLSEM öğrencilerinin kadına şiddet konulu afiş çalışmaları sergilendi. Sergi, öğrencilerin şiddete karşı farkındalık yaratmaya yönelik yaratıcı ve anlamlı mesajlarını yansıttı. Özellikle, “Kızınızın Mesleği Dayak Yiyici Olmasın Dikkat!” sloganını içeren afiş çalışması, katılımcılar arasında büyük ilgi uyandırdı. Sergiyi ziyaret edenler, gençlerin bu tür sosyal sorunlara duyarlı yaklaşımlarının gelecekte toplumsal dönüşüm açısından umut verici olduğunu belirtti.
YORUMLAR