ÇİLEKTE ÜRETİM VE VERİMİ ARTIRACAK ÇALIŞTAY
Antalya Ticaret Borsası(ATB), Antalya Tarım Konseyi (ATAK) ve Antalya Tarım ve Orman Müdürlüğü işbirliğinde düzenlenen ve 4 gün süren Çilek E-Çalıştayı'nın sonuç raporu açıklandı.
8 oturumda gerçekleşen 10 farklı üniversiteden öğretim üyelerinin katıldığı ve 24 bildirinin sunulduğu çalıştaya, Azerbaycan, Polonya, ABD, Katar, Rusya, İngiltere, İtalya, Güney Kore, Bosna Hersek, Kamerun’dan da katılımcılar yoğun ilgi gösterdi. Çilek E- Çalıştayı, youtube yayınlarıyla birlikte 4 bin kişiye ulaştı.
ÇİLEK ÜRETİMİMİZ ARTIYOR
Çileğin üretim miktarının dünyada ve Türkiye’de her geçen gün arttığı belirtilen raporda, dünyada 2019 yılında 396 bin 401 hektar alanda 8 milyon 885 bin ton çilek üretilirken, Türkiye’de 2020 yılında 179 bin 777 dekar alanda 546 bin 525 ton çilek üretildiği kaydedildi. Rapora göre, 2021 yılında üretimimizin 655 bin 830 tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Raporda, Türkiye çilek üretim miktarında dünyada 4’üncü sırada, üretim alanı bakımından 6’ncı sırada, dekar başı verim bakımından ise dünyada 18’inci sırada yer aldığına dikkat çekildi. Türkiye’de yıllık çilek tüketiminin 2019 itibariyle 4.7 kilogram olduğu, bu rakamın ABD’de 6.8, Almanya’da 2.8, Polonya’da 5.3 kilogram olduğu belirtildi. Raporda, çileğin besin değerlerinin yüksek olması, yüksek C vitamini ve kanseri önleyen ellajik asit içeriğinin yüksek olması nedeniyle tüketiminin artırılması gerektiği vurgulandı. Modern ıslah yöntemlerinin kullanılmasıyla yeni çeşitlerin elde edildiği kaydedilen raporda, 1000’den fazla yeni çeşit olduğu belirtildi.
VERİMİMİZ ARTIRILABİLİR
Çilek veriminin ülkemizde düşük olduğu vurgulanan çalıştayın sonuç raporunda, ekolojik koşullara, yetiştirme koşulları, çeşit, kültürel işlemlere göre üretimi değişen çileğin bilinçli yetiştiricilik, modernize imkanların artırılması ve topraksız tarım imkanları ile artırılabileceğine dikkat çekildi. Raporda, “Ülkemiz çilek yetiştirilen alanlarda sadece dekara 1 ton verim artışı, üretim miktarımızı yüzde 30 artıracaktır. Bu nedenle birim alan verimini artırıcı tedbirler ve uygulamalar üzerinde durulmalıdır” denildi.
ÜRETİMİ VE İHRACATI ARTIRILABİLİRİZ
Rapora göre, dünya çilek üretiminde 4’üncü sırada olan Türkiye, daha kaliteli ve verimli çilek yetiştirme ve ihraç etme potansiyeline sahip. Yerli çilek çeşit ıslahına destek verilmesi gerektiği kaydedilen raporda, ülkesel gen havuzu toplama amacıyla projeler ve çalışmalar desteklenmesi, ıslah çalışmalarında ise abiyotik stres koşullarına ve özellikle de tuzluluğa ve yüksek sıcaklığa dayanıklı çeşit ıslahı çalışmalarına ağırlık verilmesi önerildi. Raporda, “Tarım ve Orman Bakanlığı ile TÜBİTAK kurumlarının bu alanda özel çağrılara çıkıp destek sağlaması gerekmektedir” ifadesine yer verildi.
İhracata yönelik yapılan üretim planlamalarında öncelikle dış pazar ve dış pazarın istediği çeşit araştırması yapılması gerektiği kaydeden raporda, çilek üreticilerinin teknik yönden desteklenmesi, yılda en az iki kez de çiftçi günleri yapılarak üreticilere bölge için en uygun çeşit seçimi tavsiyesi yapılması önerildi. Raporda, “Hastalık ve zararlılarla etkin mücadele amacıyla, tuzaklar kullanılmalı, entegre ve biyolojik mücadele yapılmalıdır” denildi.
TOPRAKSIZ TARIM ÖNERİSİ
Son dönemde çilekte topraksız tarımla ilgili tekniklerin geliştirildiği kaydedilen raporda, topraksız tarımla iklim koşulları uygun fakat toprak koşulları uygun olmayan alanlarda çilek yetiştirilebileceği belirtildi. Raporda, “Toplam çilek üretiminin yüzde 10’unun topraksız üretim alanı olarak planlamasıyla, ülkemiz üretim miktarımızın yüzde 30-40 arasında artacağı tahmin edilmektedir. Taşlık ve kayalık alanların topraksız tarıma geçilerek tarımsal üretime kazandırılması, ihracata yönelik kontrollü yetiştiriciliğe imkan sağlaması ile topraksız tarım, ülkemiz çilek tarımına önemli katkılar sağlayacaktır” denildi.
ÇİLEKTE İŞSİZLİK YOK İŞÇİSİZLİK VAR
Çilek yetiştiriciliğinin istihdama katkısına da dikkat çekilen raporda, “Sektörde, işsizlik yok, işçisizlik vardır. O nedenle kırsal kalkınmada çilek yetiştiriciliği, hem küçük aile işletmeciliğini teşvik ederken, hem kadın çiftçi örgütlenmesi, hem de kırsaldan göçü de engelleme potansiyeline sah