ATİP'TEN MANDIRA FİLOZOFU İLE BİR GÜNDE ÜÇ PROGRAM !
Kentin en aktif sivil toplum kuruluşu olan Antalya Ticaret Platformu (ATİP) bu hafta televizyonlardan Mandıra Filozofu olarak tanıdığımız oyuncu, yönetmen ve senarist Müfit Can SAÇINTI'yı konuk etti.
ATİP bu hafta ünlü oyuncuyu önce Hilton otelde kahvaltı eşliğinde üyeleri ile buluşturdu. Saçıntı üyelere özel “Başarı Aceleye Gelmez” sunumu gerçekleştirdi. Verimli sunum ATİP başkanının ünlü oyuncuya fidan sertifikası takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. Ardından ünlü oyuncu, ATİP, Antalya Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile Erdem Beyazıt Kültür Merkezinde lise öğrencilerine hitap etti. Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Kepez Kaymakamı Nusret Şahin, İl Milli Eğitim Müdürü Emre Çalışkan, Kepez Belediyesi Başkan yardımcısı Mustafa Özsoy, Kepez İlçe Milli eğitim müdürü Kenan Yavuz ve ATİP başkanı Muhteşem Kabasakalın da katılımları ile gerçekleşen festival havasındaki söyleşi Vali Yazıcı’nın ünlü oyuncuya plaket takdimi ile sona erdi. Arından hız kesmeyen ATİP ekibi ünlü oyuncuyu Akdeniz Üniversitesi ve Girişimcilik Kariyer Topluluğu iş birliği ile Atatürk Konferans salonunda Akdeniz Üniversitesi öğrencileri ile buluşturdu. Açılışta konuşma yapan ATİP başkanı Kabasakal “ATİP olarak şehir üniversite iş birliğinin ilk adımlarını attık. Gençlere yönelik projelerimiz devam edecek. ATİP olarak gençler için elimizden gelen tüm gayreti sarf edeceğiz. Bu organizasyonda emeği geçen başta YK üyelerimiz ve tüm herkese teşekkür ediyorum.” dedi. Yine üniversite öğrencilerinin heyecan dolu bakışları arasında gerçekleşen sunum toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. ATİP böylece birisi kendi üyeleri ile olmak üzere ünlü oyuncu ile 3 verimli programı aynı güne sığdırarak muazzam bir organizasyona imza atmış oldu.
‘Başarı aceleye gelmez’
Senarist, oyuncu, yönetmen Müfit Can Saçıntı, konuşmasında başarının aceleye gelmediğine dikkat çekerek, özellikle gençlere önemli tavsiyelerde bulundu. Saçıntı, “Başarıya giden yol da başarısızlık dersi ala ala oluyor. Anadolu’da bir laf vardır; ‘Yiğit düştüğü yerden kalkar.’ Oradan kalkmayı başarmak önemlidir. İnsanlarda bazen bir çekingenlik olur. Gençlerde bu daha fazla. Bazen bir şey yapma korkusu insanın harekete geçmesini engeller. Hata yaparsan ‘Pardon’ der geçersin. Genç hata yapmaktan korkmamalı. Ben 54 yaşındayım. Hata yaparsam düzeltmeye enerjim olmayabilir enerjim olsa bile zamanın olmayabilir. Bırakın yaşlılar korksun, gençler hata yapmaktan korkmasın. En büyük engel insanın kendi kendisidir. Hepimiz engelleri yıka yıka bir yerlere geldik. Engellerden bazıları düşünce kalıplarıdır. Örnek verecek olursak insanların çoğu saati sağ koluna çoğu da sol koluna takar. Peki, neden saat sol kola takılır? Saati kurmak daha kolay olduğu için takılır. Bu davranış kalıbını hala sürdürüyoruz. Kadınların gömlek düğmeleri de sol taraftadır. Neden derseniz; düğmeler 17. yüzyılda yalnızca zenginlerin giysilerinde kullanılıyordu. O dönemin adetlerine göre erkekler kendi başlarına giyinirken kadınları ise hizmetçileri giydiriyordu. Yani, bluz düğmelerinin solda olması, kadınlara elbiselerini giydiren ve çoğu sağ elini kullanan hizmetçilerin işini kolaylaştırıyordu. Erkeklerin gömlek düğmelerinin sağda olması yalnızca kendi kendilerine giyindikleri için değil, kılıç kuşanmanın yaygın olmasıyla da ilgiliydi. Sağ el kullanılarak çekilen kılıç sol tarafta durduğu için bu sırada gömleğe takılması olasılığı da azalıyordu. Düşünce kalıbını davranış kalıbını hala sürdürmeye devam ediyoruz. İş hayatında da düşünce kalıplarını kırmadan davranış kalıplarını kırmadan önemli atılımlar yapmanın imkanı yok” dedi.
‘Her şeyi ezbere yapıyoruz’
Saçıntı, şöyle devam etti: "Bugün aslında zorluğumuz bilgiye ulaşmakta değil, bu bilgi bolluğu karşısında bilgiyi nasıl değerlendireceğiz? Bu konu önemli. Gerçekten yine düşünce kalıplarını kırmak gerekiyor. Her şeyi ezbere yapıyoruz. Her şeyi tahmin etmeye çalışırken hep bu günün aklı ile yarını değerlendirmeye çalışıyoruz. Her şey aynı gidecekmiş gibi. Doğrusu ise, yarının aklı ne olacağa ulaşmak lazım. Yarının aklı ile yarını planlamak lazım. Lise aşkımdan bahsetmek istiyorum. Benim lise aşkım tiyatroydu. Konservatuara girip oyuncu olmak istiyordum. Bir arkadaşım bana dedi ki, ‘seni bu peltek dilinle konservatuara almazlar.’ Dünya başıma yıkıldı. Girmekten vazgeçtim. Sonra senden oyuncu olmaz denilen adam oyuncu oldu. Vazgeçmedim, pes etmedim. Ben oyuncu olmak istiyordum ama 'pelteğin var' olmaz dediler. Hayal kırıklığı oluşturdu. Biz de iletişim fakültesine yöneldik. 30 sene sonra 'sen pelteksin denilen çocuk' oyuncu oldu. Şunu söylemek istiyorum; hepimizin hayalleri var. Sizden ricam hayallerinizden vazgeçmeyin. Hele günümüzün dünyasında yarının neler getireceği belli değil. Hayallerinizden asla vazgeçmeyin. Başkalarının da çok hayalleri var. Bu hayaller bir başkaları tarafından kırılıyor. Ne olursa olsun hayallerinizden vazgeçmeyin. Bir zamanlar birilerinin dalga geçtiği hayaller gerçek olabiliyor.” ‘Hayalim sinema’ diyen Müfit Can Saçıntı, “Yeni projemin adı bile belli; Parasız yaşamanın sırrı. Ne zaman çekeceğim; parayı bulursam. Yine kapitalist sistemde kendimle çelişki, şartlarla çatışma halindeyim. Parasız yaşamanın sırrını anlatacağım ama para bulursam” ifadelerini kullandı. Saçıntı ayrıca Mandıra Filozofu filmi, anılarından, televizyon geçmişi gibi konular hakkında da bahsetti. Ekinlikler soru cevap şeklinde devam ederek toplu fotoğraf çekimleri ile sona erdi.