27 Mayıs, Bölgesel Büyük Bir Kırılmadır

17 Eylül 2016 - 12:42

Kartal, yayınladığı mesajda 27 Mayıs'ta milletin damarlarına zerk edilen ihanet zehrinin 15 Temmuz gecesi bir kez daha vücut bulduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti.

1946 yılında tek sesliliğe, tek tipçiliğe ve teke karşı çoğulculuk anlayışıyla ortaya koyduğu demokrasi bilincinde vücut bulan Demokrat Parti, 1950 yılında milletin tevdi ettiği görevi 10 yıl sonra bir gasp sonucu kaybetmiştir.

 

Millet adına daha iyiyi hayal ederek işleyen Demokrat Parti iktidarı; hayalini kurduğu gelişmiş, üreten ve büyüyen Türkiye için verimli bir on yıl geçirmiştir.

 

Ne yazıktır ki; Demokrat Parti’nin sahip olduğu “Büyük Türkiye” ideali, 1960 yılında uluslararası bir teşebbüs olduğu aşikar bir darbe ile sekteye uğramıştır.

 

27 Mayıs Darbesi yalnızca dönemin hükümetine, Demokrat Parti’ye karşı değil; evvela Demokrat Parti nezdinde temsil edilen insanımıza, Türk Milleti’nin refah ve huzuruna, Türkiye’nin bölgesel ve küresel kazanımlarına, ezcümle Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gerçekleşmiştir.

 

Türkiye’nin kısa vadede yakaladığı sosyal ve iktisadi gelişimin içeride ve dışarıda verdiği rahatsızlık, yuları dışarıda olan bir eşkıya hareketi ile karşılık bulmuştur.

 

27 Mayıs’ta milletten öç almak isteyen malum “eşkıya hareketi”, iktidarı ele geçirmekle kalmamış, milletin iradesinin tezahürü başvekilimiz Menderes ve iki bakanının da canına kastetmişlerdir. Birtakım kurmaca mahkeme ve delillerle, sözde yargıladıkları Demokratlara idam cezası veren darbeciler, emir aldıkları bu cezaları infaz edene kadar Yaslıada’da Demokratlara türlü işkenceler etmişler, Türkiye’ye, Türk Milleti’ne olan öfke ve kinlerini 3 fani bedenden çıkarmaya çalışmışladır.

 

1961 yılının Eylül ayında birer gün arayla kefenlerini giyen Demokratlar, şehadete yürürken dahi “millet” demiş, darbeci hainlerin maksadını bilmesine karşın millet için dua ederek ilmeği boyunlarına geçirmişlerdir.

 

“27 Mayıs’ta toplumun damarlarına zerk edilen ihanet zehri, son olarak 15 Temmuz’da kendini göstermiştir”

 

Darbeler döneminin geçtiğini düşündüğümüz bir dönemde en acı şekilde tecrübe ettiğimiz 15 Temmuz ihanet hareketi, darbelerin zihinlerde yaşamaya devam ettiğini bizlere kanıtlamıştır.

 

Ülkemizde "kara" diye andığımız mayıslardan, eylüllerden, şubatlardan sonra temmuzlar da bundan böyle kapkara olarak anılmaya başlanacaktır.

 

1960'ta tohumu atılmış olan ihanet, maalesef kendi içimizde, en yakınlarımızda filizlenmiş zehirli bir sarmaşık gibi birçok kurumumuzu, insanımızı zehirlemiştir. 

 

Bu zehrin müsebbibi, anası, atası 27 Mayıs’tır. 27 Mayıs’ta toplumun damarlarına zerk edilen bu zehir, zaman zaman nöbetler halinde nüksetmiş, son olarak da 15 Temmuz’da kendini göstermiştir.

 

“Rahmetli Başvekilimizin ruhu 55 sene sonra huzura kavuşmuştur”

 

55 sene evvel, bir gün arayla üç yiğidini ebediyete uğurlayan Türk Demokrasisi, 55 sene sonra, 15 Temmuz gecesi yüzlerce yiğidini ebediyete uğurladı.

 

Yarım asır sonra yüzlercemiz Menderes oldu, Polatkan oldu, Zorlu oldu…

 

“17 Eylül gecesi Menderes'in idamı ile kabus gören yüce milletimiz 15 Temmuz gecesi kabustan ilelebet uyanmış, Menderes'in “Büyük Türkiye” hülyasına devam kararı almıştır”

 

Muhakkak ki bu mücadelede var olan her bir kahraman Rahmetli başvekilimizin, Menderes’in, Polatkan’ın, Zorlu’nun ruhlarını huzura kavuşturmuşlardır. Ve yine muhakkak ki Eylül Şehitleri, 15 Temmuz şehitlerini arş-ı alada minnetle karşılamıştır.

 

Menderes bir "Büyük Türkiye" hayal etmiştir. 17 Eylül gecesi Menderes'in idamı ile kabus gören bu yüce millet 15 Temmuz gecesi kabustan ilelebet uyanmış, Menderes'in hülyasına devam kararı almıştır.

 

“Demokrasi inancımızdır, harcımızdır”

 

Türk Milleti için, “büyük Türkiye” ideali için yarım asrı aşkındır inandığımız demokrasi, 15 Temmuz’da da ispat olduğu üzere aynı zamanda harcımızdır. Bu yüce milleti bir arada tutan, kaynaştıran, tanklara, silahlara göğsünü siper etmesine vesile olan şey, demokrasi harcıdır. Bu açıdan güçlü bir demokrasi; güçlü bir bağ, güçlü bir birliktelik, güçlü bir beraberlik ve huzur demektir.

 

“Hedefimiz demokrasidir, milli birliğimizdir”

 

Türkiye karşıtı her teşebbüs evvela demokratik değerlerimize el uzatarak bu milletin kaynaşmasına mani olmak istemiştir. 27 Mayıs’ta olduğu gibi 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da da hedef demokrasidir, hedef birlik ve beraberliğimizdir.

 

Türk Milleti’nin “bir” olduğu vakit nelere kadir olduğu 15 Temmuz akşamı alemi cihana gösterilmiştir. Şüphesiz ki birlikteliğimize kast etmek isteyecekler önce demokrasinin ayarları ile oynamak isteyeceklerdir. İşte bu nedenledir ki demokrasiyi güçlendirmek boynumuzun borcudur. Demokrasiyi güçlendirmek 55 yıl arayla demokrasi için şehadete yürüyen kahramanlarımıza namus borcumuzdur.

 

27 Mayıs'tan 15 Temmuz'a milletimiz en yüce değerinin demokrasi olduğunun idrakine varmıştır. Demokrasi için atılacak her adım, adalet için atılacak her adım şehitlerimiz için birer duadır. Demokrasimizin gücü demokrasi şehitlerimizi onurlandıracak, demokratlarla Türkiye nurlanacaktır.

 

Bu dünyada en değerli şey insan canıdır. Bunu muhafaza edecek, teminat altına alacak olansa demokrasidir, adalettir.

 

“Darbeler korkakların, demokrasi ise cesurların seçimidir”

 

Darbeler korkakların, silahların arkasında, kötüye kullanılan yetkilerin gölgesinde giriştikleri ihanetin adıdır. Darbeler korkakların, demokrasi ise cesurların seçimidir.

 

27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a her darbe teşebbüsü korkak bir şebekenin, dahili bedhahlarla yürüttüğü eylemin adıdır. Türkiye’ye karşı, İslam’a karşı, Türk Milleti’nin ilerleyişine karşı asırlardır vatan haini bulmakta zorlanmaya uluslararası şebekeler tüm darbelerin müsebbibidir.

 

“Demokrasi ihracı” yalanıyla kimi zaman ülkelere bombalar kimi zaman hainler gönderilmiştir.

 

27 Mayıs'tan bu yana demokrasiyi "kriter" gösteren "batı" demokrasi düşmanları ile iş tutmuştur. Batı’nın gayesi, verdikleri kadar demokrasi; hülyası, yuları ellerinde otokrasidir. Batı için geçmişte “bizim çocuklar” olan darbeciler kimi zaman “barış elçisi” kimi zaman “dini lider” olarak görülmüştür. 

 

“Demokratlar her daim bedel ödemeye hazırdır”

 

1960’tan 28 Şubat’a hiç çekinmeden milleti için bedel ödeyen demokratlar, 15 Temmuz gecesi de milli iradenin asıl sahibi oldukları bilinci ile sokaklara çıkmıştır. 17 Eylül’de şehadet şerbeti içen merhum başvekilimizin mücadelesi, 15 Temmuz’da topyekûn millette vücut bulmuştur.

 

27 Mayıs’tan bugüne gücün yegane kaynağının millet olduğu tasdik olunmuştur.

 

Bugünden itibaren tüm unsurları ile darbeye karşı duran milletimiz, demokrasiye sahip çıkmaya devam etmelidir. Demokrasi herkes için tesis oldukça hiçbir güruh darbeye teşebbüs edecek güç ve imkanı bulamayacaktır.

 

Tüm bu duygu ve düşüncelerle başta milleti için bedel ödemeyi göze alarak hizmet eden, sonrasında da şehadete yürüyen başvekilimiz Ali Adnan Menderes’i, kıymetli bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu, 15 Temmuz gecesi meydanlarda ve görevinin başında şehadete yürüyen kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor,  ülkemizin bu gibi hain girişimlerden, saldırı ve tertiplerden muhafaza olması için Yüce Allah’a niyaz ediyoruz.

 

Milletimizin sokaklarda değil, sandıklarda demokrasi nöbeti tuttuğu günler dileğiyle…”